Kaval Çiçeği Masalı 1Hikayesi,En güzel hikayeler,yeni hikayeler,makaleler,öyküler,yaşanmış hikayeler, denemeler,çocuklara masallar,ünlü yazarlardan aşk ve ilişkiler üzerine yazılar,sevgi hikayeleri,ayrılık,dostluk hikayeleri,ünlü yazarların öyküleri,ibret


Reklam Alanı

Çoban Ali, bütün gün dağlarda, bayırlarda koyunlarını otlatır, onlara
kaval çalarak vakit geçirirmiş. Çoban Ali doğanın ortasında koyunlarıyla
baş başa olduğu için pek konuşmazmış. Kiminle konuşsun ki? Konuşmaya
gereksinim duyduğunda kavalını çıkarır, ona düşüncelerini üflermiş yanık
yanık.
 
Bir gün, durgun bir su kenarında koyunlarını otlatıyormuş. Sırtını
çimlerin kenarındaki ağacın gövdesine dayamışken, kavalını çıkarıp
üflemeye başlamış. Önce hafiften, sonra uzun uzun çıkıp çevreye yayılmış
ezgilerin duygusallığı. Çimler, bu gizemli dizeme uyup uzun boyunlarını
sağa sola sallamaya başlamışlar. Rüzgar hafiften esince yardım etmiş
onlara. Otlar, çimler, sazlar salınmışlar bir o yana bir bu yana.
Papatyalar ve diğer kır çiçekler de katılmışlar onlara. Büyüleyici kavalın
sesine uyarak çimler, otlar, sazlar, papatyalar ve diğer çiçekler bir
danstır tutturmuşlar. Bir sağa, bir sola, salınarak, öne ve arkaya
yaylanarak.
 
Çoban Ali, önce hafiften üflediği kavalına biraz canlılık katıp, daha
derinden, ta yüreğinin derinliklerinden bir nefes vermiş. Daha yanık, daha
duygulu. İşte o zaman kavalın ezgisi daha gür çıkmış. Dizem daha bir gizem
ve etkileyicilik kazanmış. Yayılmış tüm doğaya dalga dalga. Ezginin dizemi
yayıldıkça uzun uzun, rüzgar gücünü arttırmış, otları, sazları, çiçekleri
yalayarak. Bitkiler boyunlarını bükerken rüzgarın okşayışıyla bir o yana,
bir bu yana. Rüzgar da keyiflenmiş bu salınmadan. Coştukça coşmuş Çoban
Ali’nin büyüleyici ezgisiyle. Sanki Çoban Ali çalıyor, doğa da geçmiş
karşısına dans ediyormuş.
 
Kavalın sesi küçük su birikintisinden de duyulmuş. Önceleri yumuşak uzun
dizemler olarak; sonraları coşan, çağlayan duygular olarak. Sudaki
yuvasına gizlenmiş uyuklayan küçük bir balık, birden dikkat kesilmiş bu
hoş ezgiye. Önce dinlemiş gözlerini yumarak. Sonra coştukça kavalın sesi,
duramamış yerinde, dolanmış suyun içinde bir o yana bir bu yana. Kuyruğunu
sallamış ezginin dizemi ile. Kuyruğu açıldıkça tül tül suyun içinde,
bedenini kıvırdıkça suda ilerlemek, dönmek, dans etmek için, kavalın
sesine hayran kalmış.
 
“Kimdir bu kadar güzel çalan acaba?” diye zıplamış suyun içinden. Kıyıdaki
ağaca, sırtını dayamış Çoban Ali’yi görünce, uzaktan kıyıya doğru
yaklaşmış süzülerek.
 
Çoban Ali, kavalına düşüncelerini üflerken, farkına bile varmamış kıyıda
çırpınan, zıplayan güzel balığın. Bir an, suya bir şey düşmüş gibi ses
çıkınca, kavalını üflemeyi durdurup bakmış kıyıya doğru. Olura, kendi
kuzularından biri, su içmek isterken ayağı kayıp yuvarlanmıştır belki
suya. İlk bakışta korktuğu gibi bir olay olmadığını görünce merakla su
kenarına doğru emeklemiş.
 
İşte bu anda, sudan fırlayıp havada çırpınan güzel kırmızı balığı görmüş.
Küçük balıkmış sesi çıkaran, suya düşerken “cup” diye. Kaval susunca bir
an için, rüzgar çiçekleri, otları, sazları okşamayı durdurmuş.
 
Ezginin dizemiyle dans eden çiçekler, otlar, sazlar durmuşlar birden.
 
Sessizce beklemişler, “Ne olacak?” diye.
 
Devam Edecek...

Reklam Alanı

Diğer Hikayeler Yazıları
Hikayeler

Reklam Alanı

Reklam Alanı