Sevgileri Yarınlara Bıraktınız Hikayesi

Behçet Necatigil Sevgileri Yarınlara Bıraktınız Hikayesi,En güzel hikayeler,yeni hikayeler,makaleler,öyküler,yaşanmış hikayeler, denemeler,çocuklara masallar,ünlü yazarlardan aşk ve ilişkiler üzerine yazılar,sevgi hikayeleri,ayrılık,dostluk hikayeleri,ünl
Sevgileri Yarınlara Bıraktınız
Tweet Paylaş Plus Pinterest
"Kalbinizi dolduran duygular kalbinizde kaldı."
Yaşamak ve sevmek için hep bilinmeyen bir zamanı bekleriz. Önce diploma almalıyızdır. Sonra iş, güç sahibi olmalıyızdır. Sonra ev, araba ve tüm eşyaları almalıyızdır. Sonra çocukları evlendirmek ve günlük hırslara boğulan hayatlarımızı papatyalar gibi koparıp vazoda yaşatmaya çalışırız. Yaprakları solmuş ve suyu pis kokan o vazo, yaşamın gizli saklı hainliklerine yataklık eder. Artık birbirimize dokunmadan, ellemeden yemekle yatak odası arasında geçer gider en değerli zaman, hayatımız. Biz hiç ölmeyecekmiş gibi sonsuzluk duygusu içinde gaflet uykularında kana bulanırız.
 
Kan çiçekleri derleriz düşlerimizde, ölümlü hayatlarla örülü hayatlarımızın ölmüş sevdalarına ağıtlar yakarız düşlerimizde sessizce. Onları hep daha iyi bir zaman ve başka günlere bırakırız, yaşanacak ne varsa. Gizli bahçemizde açan çiçekleri tek tek yolup dökülen saçlarımızın yanına koyarız. Telaşla koşarken eve yetişip yemek yapmak için ya da iş toplantılarının tekdüze vurgusuna ayak uydururken verilecek taksitlerden daha önemli olmaz hiç sevgiyle dokunmak birine. Dokunmak, yaşamın en kutsal büyüsü kızıl akşam üstlerden koşarak gelen ve avucumuza yanar bir top gibi düşen. Dokunmak birine içten ve sevinerek bir çocuk gibi var olduğuna şükrederek. Dokunmak, insanın insanla zenginleşen biricik yaratık olduğunun en güzel kanıtı. Oysa dokunmadan geçip gideriz en yakınlarımızda salınan yalanın kıyısından, lağım akan kanallarda boğuluruz küçücük hırslarla bir gün bize hiç lazım olmayacak.
 
Vakit olmaz yaşamak için. Vakit kalmaz yaşamak için beni unutma çiçeklerinden taçlar yapmaya aşkın başına. Öpüp koklamadan bir tenin yumuşaklığını, incir çekirdeğini doldurmaz kavgalarda tükenir nefesler. Kutsal nefeslerimizi en çirkin sözcüklere harcarız da düşünmeden, sevda sözcüklerine yer kalmaz koskoca mekanlarda. Dünyayı dar ederiz de herkeslere nedense yalnız gecelerde gözyaşlarımız bizi affetmez. Kavgalarda ve ağız dalaşlarında tüketiriz sevgilerimizi de aşklara hiç ümit vaad edilmez çorak topraklarda.
 
Devedikenleri bile kururken bahçelerimizde baharın gelip geçtiğini görmeden kapanır gönül gözü. Gönül gözü kapalı olanın yiyeceği taş duvarlardır ev niyetine ve altın bilezikleridir sarılacak sevdalar yerine. Denizler uzak düşlerin maviliklerine saklanır da bir çocuk gibi, hiç selam etmez bize bilinmeyenin gizli sırlarından. Geniş zamanlar umarız bir gün sevgimizi söylemek için. Hiçbir gün gelmeyecek o günün hatırına harcarız hovardaca bir ömrü. Kanat çırpan aşklar bir kuş misali salınırken etrafımızda ya elimizde sıkıp öldürürüz onları ya da kaçırırız uzak ülkelere geri dönülmeyen. Aşk dokunmak ve sözden üretilen bir misk-u amberdir ki kokusu cihanı tutan. Sözlerden kolyeler takıp ak gerdanlara dokunuşun sarı güllerini dermek yaşamın hecelerini yan yana dizer. Yüreğinin surları yalçın kayalarla desteklenmiş insan nasıl ulaşsın sözcüklere? Bir kelebek misali yorulur kanatçıkları düşer yarı yolda boz toprak üstüne söz.
 
Gecelere düğümlenmiş tutkuların yaşama ipek bir yorgan gibi serildiği günlerin özlemi fırtınalara yataklık eder ancak. Bırak! Ruhun öldüğü anlaşılsın. Bırak! Zaman sana hizmet etsin bıkıp usanmadan. Savaşın acımasız rüzgarına emanet yaşamlar, emanet yaşamlar kadar hain, sevgisiz ilişkilerin saldırısına uğrayan insan, karanlık yandaşlarına çevirirken yüzünü, unutur gider yaşamın kutsallığına türkü yakan dilleri. Kader değildir sevgisiz yaşamak. Ölüler yüzerken etrafımızda nehirden su içmek zor gelebilir insana ama yine de kutsaldır Ganj. Zeytin yaprağının gümüş bakışında açılır kapılar aşka. İçimize ılık zeytinyağı gibi akar sevdalar ve Akdeniz’in ruhu çırpınır beyaz köpükleriyle yüreğimizde.
 
Eğer zaman varsa yaşanacak
Her akşam seninle
Yeşil bir zeytin tanesi
Bir parça mavi deniz
Alır beni
Seni düşündükçe
Gül dikiyorum ellerinin değdiği yere
 
Aşk dokunmaktır gül yaprağı tene, söz ise yarin attığı bir güldür taş niyetine.

Rastgele Hikayeler

Yeni Hikayeler

Metin Reklamları