Kaval Çiçeği Masalı 3 Hikayesi

Kaval Çiçeği Masalı 3 Hikayesi,En güzel hikayeler,yeni hikayeler,makaleler,öyküler,yaşanmış hikayeler, denemeler,çocuklara masallar,ünlü yazarlardan aşk ve ilişkiler üzerine yazılar,sevgi hikayeleri,ayrılık,dostluk hikayeleri,ünlü yazarların öyküleri,ibre
Kaval Çiçeği Masalı 3
Tweet Paylaş Plus Pinterest
Çoban Ali, kavalı yine dudaklarına götürüp yavaştan üflemeye başlamış. O
güzelliği anlatmak istercesine, nefesini öyle kullanmış, öyle güzel
ezgiler çıkmış ki kavaldan, tüm doğa büyülenmiş, karşısına geçip dans edip
oynamışlar hep birlikte.
 
Küçük balık kah başını suyun yüzünde tutarak, kah sağa sola kıvrılıp,
kuyruğunu sallayarak, eşlik etmiş ezginin dizemiyle dans eden doğaya. Onun
çırpınırken ürettiği kıpırtılar, yavaş yavaş sevgisini ve aşkını yaymışlar
suyun üstüne. Halka halka, dalga dalga...
 
Çoban Ali her gün, koyunları otlamaları için yayınca, suya eğilir, balıkla
konuşur dururmuş. Bu konuşmalar çok uzun sürdüğü için eskisi kadar çok
çıkmaz olmuş kavalın sesi. Ne yapsın Çoban Ali, hem konuşup hem de kaval
çalamaz ki. Sabırla kavaldan çıkacak ezgiyi bekleyen doğa, kaval sesinin
gecikmesine tepki gösteriyormuş. Rüzgar hızla eserken, ağacın yaprakları
arasında soğuk ıslık çalıyor, çiçekler ve çimler yerlere kadar eğilip onun
hırçınlığından kaçıyormuş. Çoban Ali aldırmadan çevrenin tepkisine,
sevgisini konuşurmuş küçük balıkla. Mutluluk içinde...
 
Küçük balık sevildiğini gördükçe daha neşeli, daha kıvrak çırpınırmış
suyun içinde. Balık yorulunca konuşmaktan, Çoban Ali’den kavalını
çalmasını istermiş. O zaman Çoban Ali, suyun kenarına bağdaş kurup
üflermiş kavalını. Sevgi konuşmaları ile mutluluğu yaşamış olan Çoban Ali,
çalınca kavalını, tüm doğa, yine dans ederek katılırmış ezgiye. Eskisinden
daha canlı, daha içten. Buralara hiç kış gelmiyor, doğa hep yeşil ve neşe
dolu yaşıyormuş tüm coşkusuyla...
 
Bir gün, koyunları ile su başına doğru ilerlerken Çoban Ali, karşı yönden
patikadan, kendine doğru gelen bir adam görüvermiş. Keskin gözleri, adamın
niçin buralarda olduğunu hemen anlamış.
 
Daha uzaktan omzunda asılı duran oltası ile bu adamın bir balıkçı
olduğunu görmüş. Balıkçı, sabahın erken saatlerinde buralara gelmiş, balık
avlamak için. Çoban Ali’den de erken...
 
Balıkçı omzuna dayadığı oltası ile ıslık çalarak, sallana sallana gelirken
kendine doğru, ürkerek bakmış Çoban Ali. Balıkçı yanından geçerken yüreği
hoplamış birden. Göz ucuyla korkarak baktığında, oltanın ucunda sessizce
süzülüp duran, kendisinin çok iyi tanıdığı, sevgisini paylaştığı küçük
kırmızı balığı görmüş. Küçük balık, yakalandığı otlanın ucunda, açık
ağzından asılmış, çırpınmadan, sessizce uzanıyormuş. Hareketsiz tül gibi
uzayıp giden kuyruğu, kocaman açılmış, bağıramayan, çığlık atamayan ağzı,
donuk gözleri ile ölümün, bitmiş bir yaşamın sessizliğini yayıyormuş
çevreye.
 
Ama balıkçı mutlu, yakaladığı avın keyfi ile dudaklarını büzmüş, gönlünce
ıslık çalıp duruyormuş. Çoban Ali’nin gözleri doluvermiş birden.
Yanaklarından aşağıya süzülüvermiş yüreğinin acısı, sicim gibi... Gözleri
buğulu, hızlı adımlarla, koşarcasına yürümüş suyun başına doğru, bir
umutla. Ola ki, balıkçı bir başka balığı tutsun. Kendi sevgi dolu balığı
yaşıyor olsun. Suyun kıyısına gelince, hemen çömelip suya doğru, gözleri
ile küçük balığını aranmış...
 
Rüzgar hafiften esiyor, çimler, çiçekler, ağaçlardaki yapraklar bile
kıpırdamadan sessizce bekleşiyormuşlar. Kuşlar gelmeye başlamış sessizce.
Fazla gürültü, patırtı yapmadan. Küçük kanat çırpıntısı ile dallara konup
bekleşmişler. Çoban Ali, ağlamaklı bir sesle, suya doğru seslenmiş,
sevgisini dile getirmiş,
 
“Belki küçük balık duyar da çıkar” diye. Oltanın ucundaki bir başka balık
olsun, kendi küçük balığı sudan çıksın,
 
“Korkma ben buradayım” desin diye, beklemiş. Gözlerinden yaşlar akarken,
suyun yüzeyi öylece durgun ve sesiz kalmış. Ne bir kıpırdanma, ne bir
dalgalanma...
 
Çoban Ali kavalına sarılmış hemen. “Belki, duymadı geldiğimi” diyerek en
yanık, en içten ezgiyi üflemeye başlamış ağır, ağır. Yalnızca doğa,
rüzgarın da etkisiyle sızlanmış yavaşça. Yanık kaval sesi, dalga dalga
yayılırken doğaya, çimlerin, çiçeklerin arasından dolana dolana dolaşırken
dağları bayırları, küçük balığı, onun sevgisini fısıldamış ağlayarak. Doğa
da sızıyla dinlemiş kavalın acı dolu ezgisini...
 
 
Devam Edecek...

Rastgele Hikayeler

Yeni Hikayeler

Metin Reklamları