Muhyiddin İbnü'l-Arabi Sözleri sayfasına hoşgeldiniz. Bu sayfada Muhyiddin İbnü'l-Arabi Aşk Sözleri, Muhyiddin İbnü'l-Arabî Özlü Sözleri, Muhyiddin İbnü'l-Arabî Sözleri Güzel, Muhyiddin İbnü'l-Arabî Sözleri Anlamlı, Muhyiddin İbnü'l-Arabî Sözleri Resimli, Muhyiddin İbnü'l-Arabî'den Nasihatler, İbnil arabi sözleri yer almaktadır. Bu sözleri facebook, twitter ve instagram gibi sosyal ağlarda paylaşabilirsiniz.
1 - Abdest, başlı başına bir ibadettir, Abdestli bulun.
2 - Bazen istikameti kemâle ermemiş kişi, kerametle rızıklandırılabilir.
3 - Bilmediklerini bilenden öğren. Bildiklerini de bilmeyenlere öğret.
4 - Borcuna sadık ol. Sözünden dönme ve yerine getiremeyeceğin vaatlerde asla bulunma.
5 - Daima bilgili kişileri dinle. Bir işi bitirince, yeni bir işe başla.
6 - Eğer söz sahibi isen, hak ile söyle, hak İle hükmet. Heva ve hevese uyma.
7 - Evlere izinsiz girmeyin.
8 - Faydasız ilim, şifasız ilaca benzer. Güzel ilim, çalışma ile beraber olandır.
9 - Gizli yapılan faydalı işler, İhlasın en büyük göstergesidir.
10 - Her halinde iyi niyetli olmaya gayret et. İbadetin başı, niyettir.
11 - İhtiyacı olanların yardımına, karşılık beklemeden koş.
12 - İnsanın kendi şahsına rahmeti, başkasına rahmetinden daha büyüktür.
13 - İnsanları hayırlı işlere teşvik edenler, sevaba ortak olurlar.
14 - Sakın ola ki iki kişinin arasını bozma. Bu durum dini yıkar.
15 - Sır tutmasını bil. Sırrın sorumluluğu çok önemlidir.
16 - Söz ve ibareler dinleyenler topluluğu için azık mesabesindedir. Senin o azıktan nasibin ancak yediğin kadarıdır.
17 - Üç kişi bir yerde İken, ikisinin gizli konuşmağı veya üçüncünün bilmediği bir dil İle konuşmaları doğru değildir.
18 - Vasıflarını O’nun sıfatlarından yardım gelecek şekilde tahakkuk ettir. Zilletini O’nun izzetini celbedecek şekilde, acziyetini O’nun kudretinden imdat gelecek şekilde ve zaafını O’nun havl ve kuvvetinden yardım görecek surette düzelt ve tahakkuk ettir.
19 - Üstüne ilâhî mevhibelerin yağmasını istiyorsan, fakir ve ihtiyaç hâlini ıslah et. Sadakalar ancak fukara içindir.
20 - Terk ettiğin kabahatleri bir daha yapmamaya kararlı ol. İşlemekte bulunduğun hayırlı içleri de ölünceye kadar sürdür, sakın bırakma.
21 - Sıkıntılar mevhibelerin sergisidir.
22 - Söylediğin söze dikkat et. Örneğin, bir insan mümin kardeşine kafir dese, o kelime dediği yere gider. Eğer dediği gibiyse, orada kalır, değilse söyleyene geri gelir.
23 - Sâlik, vâridat ve ilhamlarını anlatmamalıdır. Bu, hem vâridatın tesirini azaltır hem de onun Hakk’a karşı sadâkatine mani olur.
24 - Manevi tabir için izin verilmiş kişinin sözleri dinleyenler tarafından anlaşılır ve onun işaretleri insanlara gayet açık görünür.
25 - Nafilelerde acele edip, farzlarda tembel davranmak hevâya uymanın alâmetlerindendir.
26 - Maddi hayata tapanlar, deniz suyu içenlere benzerler, içtikçe susuzlukları artar.
27 - İnsanlardan bir şeyler almak için elini uzatma. Ancak onların suretinde verenin Allah Teâlâ olduğunu görürsen alabilirsin. Bu takdirde de ilmin sana mubah kıldığı kadarını al.
28 - İki iş arasında mütereddit kaldığın zaman nefse daha ağır gelenini tercih et. Zira nefse haktan gayrısı ağır gelmez.
29 - Hürmetler karşılıklıdır. Sabırla öfkesini yutanın kalbine emniyet ve imanın dolacağını da unutma.
30 - Her söz sâdır olduğu kalbin kisvesine bürünmüş hâlde ortaya çıkar.
31 - Hakikat erbabının ifadeleri ya vecdlerinin coşkunluğu sebebiyle ya da müridi irşâd etmek kastıyladır. Birincisi sülük ehlinin, ikincisi ise tahkik ve temkin ehlinin hâlidir.
32 - Farz ibadetlerin ifası, sen onları erteleyip durmayasın diye belli vakitlerle sınırlandırılmış; senin irade payın olsun diye de genişçe bir zamana yayılmıştır.
33 - Ehlinin kalbî nurları sözlerinden önde gider. Böylece nurlandırdıkları yere sözlerinin tesiri de ulaşmış olur.
34 - Dünyadaki her şeyin Allah katında belirlenmiş bir ecele kadar devam ettiğini bilmemiz, benliğimize izzet kazandırır.
35 - Cenâb-ı Hak sürekli olarak bir işi senin için neticelendirip semerelendiriyorsa, bu, Allah Teâlâ’nın seni o iş üzere ikame ettiğinin delilidir.
36 - Cenâb-ı Hak sürekli olarak bir işi senin için neticelendirip semerelendiriyorsa, bu, Allah Teâlâ’nın seni o iş üzere ikame ettiğinin delilidir.
37 - Devletin büyüklerine dil uzatma. Hataları olursa onlara aittir. Senin tutumun, emirlere uymak, düzeni bozmamak olmalı. Eğer tenkit edeceksen, sıfatı tenkit et, öze dokunma. Methedersen, her ikisini de methet.
38 - Cenâb-ı Hak sana hizmeti ibadeti farz kılmakla aslında cennetine girmeyi farz kılmıştır.
39 - Bir makamdan, ona yenice gözlerini çevirip bakan kişi de bahsedebilir, o makama çoktan ulaşmış kişi de. Bu ancak basiret ehline açık bir farktır.
40 - Bir kimse kendi hakikatine arif olursa, hiçbir itikat ile kayıtlı olmaz.
41 - Bazen, izhar etmene izin verilmeyen sırlar, sana nurları sönük bir hâlde görünür.
42 - Bir kişi kendi ihsan ve iyiliğinin bolluğundan bahsedip duruyorsa elinden çıkıveren bir kötülük onu mahcup edip susturuverir. Ama Allah’ın ona ihsanının bolluğundan bahsedip duran kişi, elinden kötülük de zuhur etse susmaz Allah’ın ihsanından bahsetmeye devam eder.
43 - Allah’ın, kendisini şehvetten kurtarıp gafletten uyandırmasını uzak gören kimse, hâşâ O’nun ilâhî kudretini âciz görmüş olur. Allah Teâlâ her şeye muktedirdir.
44 - Bazen namazda veya oruçta bulamadığın feyzi, belâ ve mihnette bulursun.
45 - Bazen ârif kişi ihtiyacını Allah’a bile arz etmekten hayâ eder. Çünkü onun takdiriyle yetinmektedir. Bu böyleyken Allah’ın kullarına nasıl olsun da arz-ı ihtiyaç etsin.
46 - Allahü Teâlâ, kulların Salih amel işleme arzusunun az olduğunu bildiği için ibadeti farz kılmış ve onları farziyet zincirlerine vurarak cennetine sevk etmiştir.