Akşam vakitleriydi… Güneş yeni batmış ve akşamın karanlık örtüsü her yeri kaplamıştı. Gecenin cazip yönleriyle beraber vahşi yönleri de ortalığı kaplamıştı. Uluyan köpekler, öten baykuşlar… Gündüzün aksine, her taraf tehlike kokuyordu.
Yemeğini yemiş halde aheste aheste yürüyen hamam böceği de, pür dikkat kesilmiş ve tehlikelere karşı bütün önlemini almaya çalışmıştı. Ancak duyargaçları ileride bekleyen örümceği ve ağını algılamamıştı. Bir anda kendini, örümceğin ağlarında bulmuş ve muazzam bir şekilde korkmuştu. Hele birde kendisine doğru yavaş yaklaşan örümceği görünce iyice afallamıştı. Çırpınıyor, ağlardan kurtulmaya çalışıyor; ancak çabalarının boşa olduğunu görüyordu. Örümcek konuşur:
-Boşuna debelenme, sen benim avımsın…
-Lütfen örümcek kardeş, benim bir tutam gövdem var, beni yiyip ne yapacaksın?
-Bu doğanın kanunudur böcek kardeş, karnımı başka nasıl doyurabilirim?
Bu lafları derken bile örümceğin ağzı sulanmış ve salyalarını akıta akıta yürümesini sürdürmüştü. Tam bu sırada yaklaşan akrep gözüne ilişir ve kısık bir sesle:
-Eyvah! Benim de sonum geldi…
Kısık bir sesle söylemişti, ancak hamam böceği olanları takip etmiş ve örümceği duymuştu. Ona bir öneride bulunup hayatını kurtarabileceğini düşünür ve konuşur:
-Örümcek kardeş, ben seni bu akrepten kurtarırım, ancak beni salman koşuluyla…
Başka çaresi olmadığını düşünen örümcek, hamam böceğini serbest bırakır. Hamam böceği iyice yaklaşmış olan akrebin üzerine yürür. Akrep onu sokmaya çalışır, ancak çok kalın olan zırhından iğnesini geçiremez… Akrebi parça parça yiyen hamam böceği, örümceğin iştahının da kabarmasına neden olmuştur. Örümcek, bir taraftan yeme seansını seyreder, bir taraftanda ağzındaki salyaları silerek konuşur:
-Afiyet olsun böcek kardeş…
Yeme işlemi bittikten sonra örümcek konuşur:
-Gel sana bir sarılayım böcek kardeş, beni büyük bir tehlikeden kurtardın…
Gayet uzak durmaya çalışan hamam böceği konuşur:
-Biraz önce doğanın kanunlarından bahsediyordun, o zaman işleyen kanunlar şimdi işlemeyecek mi? Ben sana söz verdiğim için bu akrebi ortadan kaldırdım, yoksa senin için değil.
Uzaklaşırken konuşmasını sürdürür:
-Unutma ki: “Domuzdan post, düşmandan dost olmaz.”