Yüreğin Benim Gözlerimde Uyansın Hikayesi

Şeref Demir Yazıları-Tutamadığım ellerinin, dokunamadığım yüreğinin hasretini yükleyip sana geldim. Yüreğim karşında, dokun ellerinle. Haydi, tut gözlerimi. Yüreğinin içine al düşlerimi Sevmeye gelmişim tut beni kapında.....
Yüreğin Benim Gözlerimde Uyansın
Tweet Paylaş Plus Pinterest
Bugün varlığında güne merhaba derken umut yüklü kalbimi gözlerine örmeye geldim. Karşımda sen varmışçasına bakışlarım mahcup ve yüreğine dokunuyormuşçasına klavyeyle konuşmalarım utangaç ve bir o kadar çekingen..Sıradan bir adamın hayatına verilmiş en büyük sevda ödülüydün sen. Hediyem sendin. Düşlerimi kelimelere ilmekleyip varlığının bir nefes uzağında yüreğimi senin gözlerine bırakmaya geldim. Yüreğimi, yüreğine son kez bırakmak… Uzaklığa inat her sabah senin gözlerinde maviye uyanan yüreğimi senin nefesinde yaşatmak. Tutamadığım ellerinin, dokunamadığım yüreğinin hasretini yükleyip sana geldim. Yüreğim karşında, dokun ellerinle. Haydi, tut gözlerimi. Yüreğinin içine al düşlerimi Sevmeye gelmişim tut beni kapında.....
 
Acıyla sökülmüş bedenimi senin sevginle yamamak için değil; bahara bakan yüzünü sevdim ben gülüm. Yılların susuzluğunu senin gözyaşlarında dindirmek için gelmedim sana. Ya da ateşte örülmüş çığlıklarımı senin yağmurlarında söndürmeye değil! Ben bir yudum sevginle yetinmek için gönül kapına geldim. Yanında mevsimlerin solduğu, nefesinde “ zamanın “ durduğu yüreğinde yaşlanmaya geldim sevgili. Varlığında değil, yokluğunun içinde seni beklemenin huzuruyla yaşlanmak isteğimdir düşlerim. Bir kez bile ellerimiz ellerimize kavuşmasa da, bir kez bile sırtlarımız birbirine yaslanmasa da ben senin yüreğinde baharları solumaya geldim. Sırtımda mevsimler ve elimde kalbim kapındayım..Ya al beni , ya da kör bıçakları sapla korkusuzca. Ben sana geldim. Geri dönmek yok sevgili.....
 
Hüzne sıkılan nice kurşunlara inat senin yüzünde bildim umut tanelerini. Sende bildim bir yudum sevginin insana yettiğini. Kurtlanmış acılarıma sıktığım tek kurşunumdu gözlerin. Kapanmaz yaralarıma sürdüğüm tek umudumdu nefesin. Senin yüzünde ağlıyorum bunu bildin mi? Ya da fark ettin mi? Umutlarımı kaynattım, sensizlikte “ seni “ kaçamak öpüşlerimde. İlk kez gözlerimdeki yağan yağmurla, küçücük ellerimle sana nakış işleyen yüreğimi gördün mü?
 
Sen bilmesen de her gülüşünü baharım, her nefesini bana verilmiş en güzel hediye bildim. Gitmelerinden sonraki ağlamalarını değil vuslatın heyecanlarını düşündüm yokluğunun katransı gecelerinde. Gözlerinin umut dolu bakışlarını onlarca parçaya bölüp, her parçasını küçük hücrelerime yerleştirdim. Bir gün dilim adını anmaktan aciz kalırsa, atan kanım haykırsın içimdeki sevda kelimelerini. Kalemim kırılır, seni “ sana “ yazamasam, nefesimi çek içine. Göreceksin havaya bırakılan nefesim senin adını çizecektir mavi semaya.....
 
Acıya sıkılmış tek kurşunumdu gözlerin. Umuda işlenmiş mutluluğumdu gülüşlerin. Bir gün bile ellerini tutamasam da avuç içlerindeki terim ben. Bir gün bile dokunamasam da yüreğine, hayata baktığın göz, umuda aldığın nefes oldum.....
 
Haydi kapına geldim. Rüzgar ol, yüreğimin dağılmış hatıralarını avuçlarıma topla. Bahar ol, yağ saçlarıma. Dizlerine eğilmiş yüreğimi tutup serçenin gözyaşlarına bırak. Ya da yapamıyorsan onca şeyi bari ölüm ol, çık karşıma. Avuçlarından kanatlanayım sonsuzluğun sessiz semasına..Neden diye sorma, seninle aynı vakit doğma şansını yakalayamadım lakin senin gözlerinde ölmenin ödülünü ve onuru bana ver sevgili.....
 
 
Dilim dolaşıyor hep adını andığımda.
Ama senin yüreğine bir söz bıraktım,
Yalnızca bir söz.....
Bırak gözlerin yalan söylesin,
Bırak dudağında, sevgi olmasın.
Bırak cesaretim ellerini tutmasın,
Bırak, bir sabah
Yüreğin benim gözlerimde uyansın
Uyansın ki
Sonsuzluğuma kazıyayım adını.
Bırak, varlığın sevişmesin benimle.
Yokluğunun her kelimesinde,
Yüreğinle sevişir,
Ölüme senin gözlerini öperek giderim
Son infazını boynuma geçir sevgili
Kurşunları kelimelere ilmekleyip
Ölüm ol çık karşıma.....
 
Esen meltem tül perdemi aralıyor
İçeri biraz ayaz biraz ışık sızıyor
Odam karalık / içeri aydınlatan bir bilgisayarımın ekranı
Elim klavyeye gitmiyor
Sana söylenecek o kadar çok şey varken
Ellerim yazmayı inkar ediyor
 
Ağlamak ta gelmiyor artık içimden
Faydası da yok zati....
 
Ağlamanın da anlamı yok artık
Sızlanmanın da
Artık hayatı yaşama
Yumurtayı kırma zamanı
 
Üstümden sıyırıyorum bu gece
Karanlığın içinden çıkıyorum
Biraz ürkek
Biraz tırsarak
Sende vazgeçiyorum
 
Gemim yanaşıyor yeni limana
Belki yeni bir aşka / seninki gibi
Belki yeni ayrılıklara / seninki gibi
Ama tan vakti ile
Sana elveda ediyorum
Seni
Günün ilk ışıkları ile yıkayıp / eski benle bırakıyorum
Güle güle sana o anlara .... merhaba hayat sensiz anlara.....

Rastgele Hikayeler

Yeni Hikayeler

Metin Reklamları