Çok yakışıklı genç bir adam Amerikanın batısındaki bir çiftliğe iş başvurusunda bulunmuştu.
Çiftliğin sahibi ona özelliklerini sorduğunda genç adam kendine güvenen bir edayla şöyle cevap vermişti:
"Rüzgar estiğinde dahi uyuyabilirim"
Bu söz yaşlı çiftlik sahibinin kafasını çok karıştırmıştı, fakat bu zeki genç adamdan da çok hoşlanmıştı, bu yüzden onu işe aldı. Birkaç gün sonra yaşlı çiftlik sahibi ile karısı gece yarısı çok sert ve şiddetli bir rüzgarla uykularından fırladılar. Bir sorun çıkma ihtimaline karşı her yeri kontrol etmeye başladılar. Pencere ve kapıdaki kepenklerin sıkıca kapatılıp kancalarının yerlerine takıldığını gördüler. Kalın ağaç kütükleri ise sıra sıra şöminenin yanına dizilmişti. Tarım araçları güvenli bir şekilde hangara yerleştirilmişti. Traktör garajdaydı.Ahırın kapısı düzgün bir şekilde kapatılmış ve kilitlenmişti. Hatta içerideki tüm hayvanlar oldukça sakindiler. Genç adam hemen ilerdeki kulübesinde huzurlu bir şekilde uyuyordu.
İşte o anda, yaşlı çiftlik sahibi, genç adamın o gün ona ne demek istediğini anladı.
"Rüzgar eserken dahi uyuyabilirim"
Çünkü genç adam, fırtınasız güzel günlerde bir gün şiddetli bir fırtına ile çiftlikteki her şeylerini kaybedebileceklerini düşünerek, işlerini o kadar bağlılıkla ve düzgün bir şekilde yapmıştı ki, en sert, en şiddetli fırtına dahi esse, yatağında huzurla uyuyabilirdi.
Acaba bunu hangimiz gerçekten yaşamımızda uyulabiliyoruz?
Yapabildikleriniz değil, bir gün gerçekten yapamadığınız şeyler güneş battığında size baş ağrısı verir.