Hisli Kalpler Hikayesi

Hisli Kalpler Hikayesi,En güzel hikayeler,yeni hikayeler,makaleler,öyküler,yaşanmış hikayeler, denemeler,çocuklara masallar,ünlü yazarlardan aşk ve ilişkiler üzerine yazılar,sevgi hikayeleri,ayrılık,dostluk hikayeleri,ünlü yazarların öyküleri,ibretlik, ge
Hisli Kalpler
Tweet Paylaş Plus Pinterest
Hep zamana yenildik, kazandık diye zafer çığlıklarıyla derbeder olduğumuzda. Zemin kaypak, vücut dengesiz, beyin şuursuz, eller ve diller sorumsuz, buğz etmeyi bile beceremeyen vicdanımızla aynı gemideydik. Karşımızda yenilmez ve yıkılmaz bir dağ gibi görünenler ise, kenetlenmiş harıl harıl çalışıyorlardı, sonucu muallakta bir dava uğruna dünyada…
 
Basit bir oyun, azıcık bir zorlama, yalancı bir fırtına, asla yapamayacakları korku senaryoları, yalanlarla süslenmiş pembe vaatler, güçlünün yanında paryalığa rıza gösteriş, derin ve ürküten susuş başlıklarıyla doluydu gazeteler, dergiler ve bakmaya bile utandığımız olmayan bir mutluluğu yansıtan sahte resimler.
 
Beklemekten morarmış göz halkalarımız, gittikçe yitirdiğimiz umutlarımız, her yürek isyanında düşen gardımız, ağıt halini almış feryadımız, kitleleri aşka getiremeyen heyecanımız, bencillik kokan dualarımız, kaçıncı keredir idam edilen duygularımız, sansür konulan uykularımız, gerçekleşmesi mümkün olmayan arzularımız vardı; Ayakları yere basmayan, tabansız fikir tartışmalarının yanında soluk benizli…
 
Çözümden uzak bir hayat yaşayıp, dokunmasın hissiyatına, takiyye edebiyatına, zamanı kendi inançları doğrultusuna tasnife tabi tutanlara, kendi renginden olanı bin bir türlü evhamla yalnız bırakanlara, sınırları, yasakları ve kuralları kendi insanına uygulayanlara, Allah’a ve peygambere verdiği sözün arkasında bile duramayanlara söylenecek şeyler söylenmeliydi. Takılıp kalmak ise balıklara mahsustu. Her birinin elinde nerelerden aldıkları belli olan fetvalar vardı. Fetvalar ise uzaktı yaşananlara tercüman olmaya, acıları azaltmaya, yeni ufuklar açmaya...
 
Gökyüzünde sevdamızın gözyaşlarıyla kurulmuştu gökkuşağı. Uzaktı ama bizimdi, Kudüs, Türkistan, Çeçenya, Eritre, Yemen, Somali ve Bosna…Aynı yüreklerin, aynı ellerin ve aynı bedenlerin kanlarıyla şereflenmiş daha binlerce coğrafya. Paletlerin altında kalan da, beynine kurşun sıkılan da, idamın her türlüsünü tadan da, işkencenin her çeşidine uğrayan da, ölümün her şubesinde adı kayıtlı olan da bizimdi. Bizi ayıran sınır yoktu aslında. O sınırları biz çekmiştik daha kimse yokken yanıbaşımıza…
 
Geçmişin şanlı izlerinin feryadıyla hissiyatlara tercüman olan marşlar vardı, üşüyen beyinlerimizi avutan. Taşlar dile gelirken, namuslar lekelenirken, insanlar nedensiz katledilirken, çoğumuz açlığa mahkum olurken, acı, korku, zulüm solurken bile şaha kalkmayan, yaşayan ölüler de vardı kuşkusuz. Tepki vermek, protesto etmek, hakkını aramak, haksızlık karşısında susmamak gibi basit refleksleri bile başkasının avucuna bırakmıştık. Bizim başka işlerimiz vardı. İslami ve insani bir anlayışın sohbetlerinde fikir terapileri yapanlar, bunu hatırlamamak üzere uzaklardaydılar. Uzaklar ise dosta, kardeşeydi… Birleşmeyen sadece eller değil; bedenler, beyinler, liderler ve arkalarından taklit edenlerdi…
 
Asaletin karşısında kazanılmayacak bir zafer yoktu. Şerefimizin, haysiyetimizin, hürriyetimizin her yönden ihata edildiği global bu köyde, attığı adımların kendini nereye götürdüğünden habersiz yığınların, meselelere birlikteliğinden söz etmiyorum elbette. Elbette elindeki tüm maddi ve manevi servetini, küçük şeyler uğruna peşkeş çekenlerden de bahsetmiyorum. Ve tabi ki kendi halkına kilometrelerce uzak ve soğuk; yabacı güçlere karşı sevgili ve sıcakkanlı ritüeller gösterenler, hayranlık duyanlar, asaletini kaybedenlerden de bahsetmiyorum. Ortaya doğru fikirler sunmak ve samimiyetten her ne olursa olsun ayrılmamak, kangren halini almış bütün sorunları çözecekti. Yeter ki biz, kimsenin talip olmak adına harekete geçmediği bu zamanda, mumdan gelinler gibi erimeye namzet olalım… Gerisi mi; “Görelim Mevla neyler. Neylerse güzel eyler”

Rastgele Hikayeler

Yeni Hikayeler

Metin Reklamları