Aslında bu benim için hayatımın önemli bir kesiti değil. Bana göre aşk ve sevgi iki farklı kavram hiç nedensiz yere aşık olabilirsiniz bir insana, tanımadan adamakıllı onun tarafından sevilmek ve onu sevmek istersiniz nedensiz yere. Ama sevgi daha kalıcı, zamanla fedakârlıklarla elde edilen bir şey bana göre. Tanıdıkça oluşur karşındaki insanı. Bu anlatacağım da sadece yaz aşkıydı benim için hatta tam anlamıyla yaşanılamamış bir yaz aşkı. Belki de aradan 2 sene geçmesine rağmen bu yüzden hatırlarım hala onu ne yapıyor diye düşünürüm düşündükçe gülümserim.
Teyzemle aramızda 6 yaş fark var o yüzden ablam gibidir aynı zamanda. O yaz 19 yaşımdaydım. Hayatla ilgili düşüncelerim vardı daha yerine oturmamış. Biraz sıkıntılı bir dönemdeydim yani. Teyzem arkadaşlarıyla birlikte tatile çıkacaktı beni de davet etti. Kabul ettim hem kafamı da dağıtmış olacaktım. O kadar da beklentili değildik açıkçası zaten yaz başıydı haziran ayıydı yani adamakıllı sezon açılmamıştı bile. O yüzden ilk Gün gittiğimiz diskoda bile adamakıllı kimse yoktu.
Kaldığımız Otel biraz kuytu bir yerdeydi gündüzleri havuzda vakit geçiriyorduk akşamları ise Akçaya iniyorduk. İkinci akşam otel müdürünün tavsiye ettiği bir yere gittik. Açıkçası çok kaliteli bir yerdi, büyük,dekorasyonu oldukça güzeldi.Ama bizden başka kimse yoktu,çalan müzikler ise iğrençti açıkçası.DJ kimse olmadığından dolayı isteksizdi.
Biz 10 dk kaldık orada tam çıkacakken oranın işletmesinden sorumlu olan bir bey bizi durdurdu teyzem de işletmeci olduğundan dolayı başladı eleştirmeye adam gayet nazik bir şekilde resmen bizim gitmemizi engelledi tuvaletine kadar her yerini gezdirdi ve oranın bölgedeki en ünlü mekan olduğunu falan anlattı.Haksız da değildi yani.O akşam orada kalmaya karar verdik.Özellikle dj in yanına gidip bizim istediğimiz şarkıları çaldırdı.E tabi orada çalışanlar bize uyuz olmuşlardı eleştirilerimizden dolayı.Ben aslında dans etmeyi,eğlenmeyi seven bir insanım ama orası o kadar tenha olunca oturduğum yerden hiç kalkmadım.Bir süre sonra diskodaki rengarenk ışıkların benim üzerime yöneldiğini fark ettim.
Tam karşımda dj kabini vardı ve içinde dj in dışında bir çocuk daha vardı. Açıkçası insanın canı sıkılınca gözleri etrafını arıyor ve o çocuk benim dikkatimi çekmişti başından. Dakikalar ilerledikçe üzerime yapılan ışık oyunlarının onun marifeti olduğunu anlamıştım.Sanırım kalkmadığımdan dolayı yapıyordu bense açıkçası utanmıştım ama Dakikalar ilerledikçe ne zaman üzerime ışıklar dikilse dayanamayıp ikimiz de gülmeye başlamıştık.Bir yandan da kendime inanamıyordum çünkü normalde ağırbaşlı olarak nitelendirilen bir kızımdır.Bir yandan onun da gülücükleri kaçamaktı aslında ikimiz de ne olduğunu anlayamamıştık.
Neyse o Günden sonra her akşam oraya gittik. Günler ilerledikçe insanlar da doluşuyorlardı zaten ama oranın gözdesi, oranın personeliyle de kanka olmuştuk neredeyse. Bizi çok sevmişlerdi. Bizi kimsenin bakışlarıyla bile rahatsız etmesine izin vermiyorlar biz dans ederken yanımıza bir koruma dikiyorlardı. Yaklaşık bir hafta böyle geçti bu arada biz sadece bakışıyor ve gülüşüyorduk ve bir yandan ikimiz de utanıyorduk aslında. Gittiğimizde ilk başta biraz içiyordu zaten asıl ondan sonra açılıyor ve gözlerini benden ayırmıyordu. Bir keresinde tuvalete gittiğimde dönerken karşımda oturmuş halde buldum onu karanlıkta bana bakıyordu elinde sigarasıyla o an elim ayağım birbirine dolanmıştı açıkçası ve yanıma gelmesini hiç istememiştim.
Benimle tanışmayı o da istiyordu ama dediğim gibi oradaki konumumuzdan sürekli sahiplenilmemizden dolayı çekiniyordu.Hem eğlenmeyi hem de dozunu bilen kızlar olarak görülüyor ve takdir ediliyorduk.Artık gideceğimiz gün yaklaşmıştı.Aslında kabataslak yüzü ve fiziğini bile tam olarak görememiştim çünkü karanlıkta o kabinin içindeyken sadece beni izleyen ve utanıp kaçıran bakışlarını görebiliyordum.Bunun dışında uzun boylu,esmer yakışıklı bir çocuktu.Diskodaki son gecemizdi.Ben onun kim olduğunu,nerden geldiğini,adını,yaşını deli gibi merak ederken o gün ona hiç bakmadım.Nasıl olsa hiç tanışamayacaktık bir yandan da içim içime sığmıyordu.Ben zaten kesinlikle bir adım atmazdım.Bu arada oraya gittiğimden beri ilk defa bira söyledim.4 tane içtiğimi hatırlıyorum ve hayatımda ikinci kez içiyordum.O gün ilk defa dans ettim orada halay çektik hep beraber.Artık gitme vakti gelmişti herkesle vedalaşıyorduk ki orada ufak bir tuzağa kurban gittiğimi söyleyebilirim.
Teyzemler dj kabinine doğru yönelmişlerdi ben de tabi balık gibi arkalarından gittim. İlk başta dj in elini sıktım, sonra onun. Yüzüne bile bakamıyordum ‘ iyi akşamlar ‘ diyip tam arkamı dönmüştüm ki elimi bırakmadı benim.’Adın ne senin?’ dedi. İlk defa sesini duyuyordum adımı söyledim bir yandan da dengemi sağlamaya çalışıyordum tabii çaktırmadan. O da adını söyledi,23 yaşında bir İzmirliydi. Nerede yaşadığımı nerde okuduğumu sordu.Bu arada kara uzun kirpikli gözleri dikkatimi çekmişti.’Ya kusura bakma utangacım ben biraz ‘ dedi.’Bizim son akşamımız bu’ dedim.’Nolur yarın da gelin’ dedi.Ama gelemezdik çünkü zaten yeterince rezil olmuştuk orda keza arkamı döndüğümde herkesin birbirine numara alıp verdiğini gördüm.Yani teyzemler de çaktırmadan boş durmamışlardı.İstanbullu olduğumu ögrenince sezon sonu İstanbula geleceklerini söyledi.Bu arada yanındaki arkadaşı olan DJ de bizi dinliyordu.’İstanbulda görüşürüz o zaman’ dedi.Ben de ‘görüşürüz’ dedim.O ‘E peki nasıl görüşeceğiz?’ derken DJ arkadaş da atladı aynı anda ‘Nasıl görüşeceksiniz?’ diye:)Yani Telefon numaramı istiyordu ama ben vermedim o istemeden.’Kısmet’ dedim ve güldüm.Tam arkamı dönmüştüm gidiyordum ki arkamdan bağırdı bana numaramı istedi.Tabi ben direkt numaramı verdim.Onun bir telaşla arkadaşlarından Kağıt istemesi fln çok güzeldi.
Eline yazdı numaramı.Giderken de ‘Bak ikimiz de alkollüyüz unutma sakın beni tamam mı?’ dedi.Ben de ‘Alkollüyüm ama sarhoş değilim’ dedim ve gittim.O Günü unutamam, otele giderken,arabada teyzemlere olanları anlatırken çakırkeyif bir şekilde katıla katıla gülmemizi...Sabaha karşı 5 te telefonumda bir çağrı gördüm ve o numarayı kaydettim.Ertesi günü uyandığımda çağrı attım sadece cevap geliyordu ama mesaj fln atmadı hiç.O gün görüşmek isteyeceğini düşünmüştüm.Sinirlenmiştim tabi e ordan da biraz sorumsuz bir çocuk olduğunu anlamıştım.Zaten onu tanımıyordum ki büyütmeye gerek yoktu.Neyse daha fazla uzatmayayım onunla artık görüşemeyeceğimizi düşünürken akşam teyzemlerin telefon trafiği sayesinde bir görüşme ayarlandı hepimiz için.Beni soruyordu o da ayrıca telefonumu çaldırdığı numara da kendisinin değildi,cep telefonu yoktu onun.Onların çıkış Saatinde 4 te gidecektik.Biliyorum çılgınca ama bunu yaptık.
Saatlerimizi kurduk ve zorla da olsa kalktık Akçay yollarına düştük.Bu arada içimde muhasebesini yapmaya başlamıştım olanların tanımadığım bir erkekle ne konuşacaktım?Bir an hiç gitmek istemedim ama artık geç olmuştu.Karşı karşıya geldiğimiz ilk an onun da heyecanlandığını hissettim bir an.Ellerimizi sıktık,yanağımdan öpecekti ki izin vermedim.Kumsala doğru yürümeye başladık zaten teyzem tembihlemişti iyice hepimiz 3 çift belirli aralıklarla oturuyorduk kumsalda.Sabah 8 de ayrılacak otele gidecek oradan da artık evimizin yolunu tutacaktık.Onunla konuşurken ne kadar vurdumduymaz,rahat,hafif alaycı bir çocuk olsa da aslında zor bir hayat geçirdiğini anladım.Evet ilk başta rahat,alaycı bir izlenim verdi bana hareketleriyle ki biraz hayal kırıklığına uğramıştım açıkçası.
Ama zaman ilerledikçe kendimi anlatmaya başladıkça özellikle annemin babamın ayrı olduğunu söyleyince bir anda ifadesi değişti.Onun da annesi babası ayrılmıştı küçükken,babası alkolikti ve uzun zaman önce de vefat etmişti.Annesi ikinci evliliğini yapmıştı ve o anneannesiyle yaşıyordu.İki senelik bir okuldan mezundu,askerliğini de yeni bitirmişti.O gece sabaha kadar kumsalda karşılıklı oturup konuştuk.Askerden önce az da olsa zaman zaman esrar falan kullandığını ama artık hiç bulaşmadığını,en fazla 3-4 aylık ilişkiler yaşadığını,şimdi kendine bir iş kurup sonra da evlenecek ‘hatun’ bulmak istediğini,hayatta gözyaşı döktüğü tek olayı ve onun için annesinin en önemli şey olduğunu anlattı bana.Onunla konuştukça aslında ne kadar çekmiş,bıkmış,her türlü ortama girmiş,her şeyi görmüş bir çocuk olduğunu anladım.Zaten farklı dünyaların insanlarıydık.
Ama konuşurken öylesine hayal kurmaya başlamıştık işte 5 sene sonra evleniyormuşuz,bir kız bir oğlumuz oluyormuş falan...Sonra ‘Sen bana yar olmazsın’ dedi bana.Ne kadar istesem de haklıydı...Artık Saat sabahın 8i olmuş gitme vaktimiz gelmişti teyzem beni çağırıyordu.O ana kadar elimi bile tutmamıştı.Yüksekçe bir tepeyi çıkarken elimi tutmak istedi ‘Bir daha görüşemeyeceğiz,bir düşün istersen’ dedi.Elele yürümeye başladık.’Gitme’ dedi bana yürürken.Teyzemler dönüş yolunda beni almaya karar verdiler ve otele gittiler.O gün onunla toplam 8 saat beraber olduk.Gözlerimin ve saçlarımın ne güzel olduğunu ve aynı zamanda oturaklı bir kız olduğumu söyledi.Teyzemlerin gelmesine yarım saat kala ise dudaklarıma öpücük kondurdu.
İlk başta istememiştim hatta bunu gayet ciddi bir tavırla söylerken aslında benimle Alay etmişti ‘Tabi bir sene geçmesi gerek’ diye.Zaten onun normalde kızları öpmekle yetindiğini hiç sanmıyordum...Sonra bana ‘Ya bu duygular daha önce hiç yaşamadığım masum duygular.Benimle görüşmek istiyor musun?’ dedi.İstediğimi ama görüşemeyeceğimizi,kopacağımızı söyledim.’Neden ikimiz de istersek olur’dedi.Numarasını verdi.Hattı kapalıydı çünkü kartını kaybetmişti.
Giderken ‘Ya sen şimdi gidiyor musun gerçekten’ dedi,sarıldık birbirmize ve ayrıldık.Ben İstanbula döndüm.İlk başta sık sık mesajlaşıyor telefonlaşıyorduk.Doğumgünümü bile hatırlamış kutlamıştı.Hatta oraya bir kere daha gidecektik bunu biliyordu sürekli ne zaman geliyorsunuz diye soruyordu ben kesin birşey söylemek istemiyordum çünkü birşeyi çok istersen olmaz ya..Teyzem yalnız başına gitti oraya.Ona kızmıyorum beni götürmediği için demek ki nasip değilmiş.Yaz sonuna doğru azalmıştı mesajlaşmalar fln.Artık sezon bitmişti.Beni aradı bir akşam İzmire döneceklerdi iki gün sonra.Bense onun İstanbula gelmesini bekliyordum,hiç değilse onu son bir defa görmek istiyordum.Eylülün 15 i gibi gelecekti.
İzmir’e gidince mesajlar kesildi,attığım mesajlara cevap vermedi,sadece çağrı attı hep.Ben atmasam bile çağrı atıyordu yine ne yapmak istediğini anlamıyordum daha görüşmek istemiyorsa ne diye durup dururken çağrı atıyordu ya da hiç değilse gelmeyeceğim diyebilirdi zaten onunla fazlasını yaşayamazdık biz.En son Eylül 15 te çağrı attı bana ben de cevap verdim,bu son çağrılaşmamızdı.Son bir mesaj attım ona o gece ‘Seni bekledim ama kısmet değilmiş görüşmek’ diye.Cevap bile vermedi.Numarasını herşeyini sildim telefonumdan ne bekliyordum ki zaten.Belki de sevgilisi vardı İzmirde.aradan 3 Ay geçmişti ki yine çağrı atmaya başlamıştı bana numarasından tanımıştım.Cevap vermedim ilk başta sonra dayanamadım.Ben bir kere atsam o iki kere atıyordu,özellikle geceleri.
Ama sadece çağrı atıyordu. Her seferinde kendimi salak gibi hissediyordum.İzmir’e gidince beni sallamamıştı bile ve aslında peşimden koşan bir sürü erkek olan bir kızdım.Bu çağrılaşmalar belirli aralıklarla 1 sene sürdü.Uzun bir süre hiç çağrılaşmıyorken onu düşünürdüm bazen o an o da sanki beni düşünüyormuşçasına çağrı atardı telefonuma,şaşırırdım.Neyse bu yaz yine gittik oraya.Aynı otelde kaldık.Akçaya ise bir defa indik.O yol ne kadar uzunmuş meğer halbuki geçen sene her gün 5 dk gibi geliyordu yarım Saatlik yol.Aynı diskoya bakalım dedik.Adı,dekorasyonu,işletmecisi,her şeyi değişmiş.
Her şeyini söküp atmışlar. DJ bile yoktu, banttan çalıyorlardı müzikleri. O an içim burkuldu.Bir daha da Akçaya inmedik.Sonradan öğrendik ki geçen yazın son günü orasını kurşunlamışlar,yaralananlar,hastaneye kaldırılanlar olmuş.Aklıma o geldi ister istemez...Sonuçta da orası el değiştirmiş.Hala bana o alayla karışık ‘hanımefendi’ diyen sesi,yüzü aklıma geldikçe elimde olmadan tebessüm ederim ve merak ederim şu an nerede ne yapıyor diye.Sanırım bazı şeylerin yüzünüzde bir tebessüm olarak kalması daha iyi oluyor.